Kanserle mücadelede moral ve psikolojik iyi oluşun önemine dikkat çeken uzmanlar, yoğun stresin tedavi sürecini olumsuz etkilediğini belirtiyor. Kanser hastalarının tedavinin erken döneminde stres düzeylerinin değerlendirilmesi gerektiğini belirten uzmanlar, stresle başa çıkmak için gevşeme egzersizleri, meditasyon yoga, psiko-onkolojik destek ve egzersiz önerilerinde bulunuyor.
Kansere olan farkındalığı artırmak ve kanserin tanı, erken tedavi ve engellenmesine teşvik için her yıl 4 Şubat Dünya Kanser Günü olarak anılıyor. Uluslararası Kanser Savaş Örgütü tarafından 2000 yılında ilan edilen bu özel günde bilinçlendirme yapılması hedefleniyor.
Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, 4 Şubat Dünya Kanser Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada kanser psikolojisine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Yoğun stres, yaşam kalitesini azaltıyor
Kanserle mücadelede moral ve psikolojik iyi oluşun önemini vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, “İnsanlar fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak baskı altında olduklarında stres hissederler. Zaman zaman bir miktar psikolojik stres yaşamak normal olsa da yüksek düzeyde psikolojik stres yaşayan veya bunu uzun bir süre boyunca tekrarlayan kişiler sağlık sorunları (ruhsal veya fiziksel) geliştirebilirler. İnsanlar kanser hastalığına yakalandıklarında hastalık ve hastalığın getirdikleri ile baş edemediklerinde, özellikle gündelik rutinlerindeki değişimleri yönetemediklerinde yoğun stres yaşarlar. Stres yaşam kalitesini azaltan önemli bir etkendir.” dedi.
Psikolojik destek, tedavi ekinin bir parçası haline geldi
Kanser hastalarının belli bir miktarda üzüntü ve kaygı yaşamalarının doğal bir sonuç olduğunu kaydeden Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, “Yoğun psikolojik stresin tedaviyi olumsuz yönde etkilediğine dair pek çok bilimsel kanıt vardır. Bu nedenle kanser tedavilerinde hastaların psikolojik stres düzeyi ve psikolojik iyi oluş hali de tedavi ekipleri tarafından ayrıca değerlendirilmektedir. Onkoloji tedavilerinde psikolojik desteğin önemi gün geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır ve pek çok onkoloji merkezinde psiko-onkologlar da tedavi ekinin bir parçası haline gelmiştir.” dedi.
Yoğun psikolojik stres tedaviyi olumsuz etkileyebilir
Kişinin psikolojik stres altındayken kan basıncının arttığını ifade eden Selvinaz Çınar Parlak, “Stres altındayken kalp atış hızını artıran ve kan şekeri düzeylerini yükselten stres hormonları (epinefrin ve norepinefrin gibi) salgılar. Stres altındayken vücutta meydana gelen bu değişikler kişinin algılanan bir tehditten kaçmak için daha güçlü ve hızlı hareket etmesini sağlar. Araştırmalar yoğun ve uzun süreli (yani kronik) stres yaşayan kişilerin sindirim sorunları, doğurganlık sorunları, idrar sorunları yaşadığını, stresin bağışıklık sistemini zayıflattığını göstermiştir. Kronik stres yaşayan kişiler ayrıca grip veya soğuk algınlığı gibi viral enfeksiyonlara ve baş ağrısı, uyku sorunu, depresyon ve kaygıya daha yatkındır. Kanser tedavisinde uzun süreli psikolojik stres tedavi sonuçlarını olumsuz etkilemektedir.” uyarısında bulundu.
Yoğun stres, çaresizlik ve umutsuzluk geliştiriyor
Stresin kanser sonuçlarını doğrudan etkilediğine dair henüz güçlü bir kanıt olmamasına rağmen, bazı verilerin, yoğun psikolojik stres yaşayan hastaların çaresizlik veya umutsuzluk duygusu geliştirdiğini gösterdiğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, “Umutsuzluk, çaresizlik, depresyon ve yoğun kaygı yüksek ölüm oranları ile ilişkili bulunmuştur. Çaresiz veya umutsuz hisseden kişilerin hastalandıklarında tedavi aramamaları, yardımcı olabilecek tedavileri erken bırakmaları, tedavi kılavuzlarına uymamaları, önerilere uymayarak riskli davranışlarda bulunmaları ve sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmemeleri kanser hastalarında erken ölüm riskini arttırmaktadır.” dedi.
Hasta yakınlarının desteği çok önemli
Kanser hastalarına duygusal ve sosyal destek sağlamanın, yaşadıkları stresle başa çıkmalarında yardımcı olduğunu vurgulayan Klinik Psikolog Çınar Parlak, “Hastalar için tedavi ve yan etkiler ile uğraşırken günlük rutinlerine devam edememeleri önemli bir stres kaynağıdır. Bu nedenle hastaların günlük yaşam rutinleri için yakınlarından pratik destek almaları, hastalığın yarattığı duygusal etkileri yakınları ile konuşup paylaşmaları, aile ve yakınların desteğine izin vermeleri önemlidir. Hasta yakınlarının ve tedavi ekibinin motivasyonel desteği depresyon, kaygı ve tedaviye bağlı oluşacak psikolojik semptomların düzeylerini azaltmaktadır.” diye konuştu.
Stresle başa çıkmak için bu önerilere kulak verin
Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, kanser hastalarının psikolojik stresle baş etmeleri için şu önerilerde bulundu:
- Gevşeme egzersizleri
- Farkındalık temelli stres azaltma programları
- Meditasyon-yoga
- Psiko-onkolojik destek
- Grup terapileri
- Kanser eğitim programları
- Egzersiz
- Psikiyatrik destek
- Kanser destek grupları, grup terapileri
- Kişinin inancına yönelik olacak şekilde manevi destek
Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak ayrıca şu uyarıda bulundu:
Tüm kanser hastalarının tedavinin erken döneminde stres düzeyleri değerlendirilmelidir ve psikolojik iyi oluşlarının tedavinin önemli bir parçası olduğu göz önüne alınmalıdır. Tedavi süreçleri boyunca da psikolojik durum değerlendirmeleri tekrarlanmalıdır.
Kanser tedavilerinde gelişen sağlık hizmetleri ile birlikte, kanserin klinik tedavilerinin sadece tıbbi tedavilere değil, aynı zamanda hastaların tedavileri sırasında ruh sağlığını geliştirmeye de odaklandığını ifade eden Parlak, şunları söyledi:
Kanser hastalarında ve hayatta kalanlarda sosyal pozitif psikoloji, fiziksel ve zihinsel sağlıklarını ve sosyal işlevselliklerinin iyileşmesini teşvik etmek için dünya çapında çalışmalar yapılıyor.
Özellikle, COVID-19 pandemisi sırasında, kronik hastaların pozitif psikolojik kaynakları, bu küresel zorluk sırasında artan stresörler ve olumsuzluklarla birlikte Psiko-onkoloji giderek daha da önemli hale geliyor.
Psiko-Onkoloji, kanserin iki ana psikolojik boyutunu ele alıyor:
Hastalığın tüm aşamalarında kansere verilen psikolojik tepkiler ve hastalık sürecini etkileyebilecek psikolojik, davranışsal ve sosyal faktörler.
Kanser hem bedeni hem de zihni etkiliyor. Kanser teşhisi, hastaların üçte birinden fazlasında anksiyete ve depresyona neden oluyor. Kanser hastalığı aynı zamanda aile üyelerinin hepsini etkiliyor ve aile işlevini bozabiliyor.
Psiko-onkoloji sayesinde hastalar, tıbbi tedavinin streslerini, duygusal ihtiyaçlarını, ağrı, uykusuzluk, ilişkiler, bakım verme ve kanser teşhisi sırasında ve sonrasında hastaların ve ailelerinin karşılaşabileceği diğer sorunlarla nasıl başa çıkacaklarını öğreniyorlar.
KANSERLİ HASTALARDA YÜKSEK MORALİN HASTALIĞIN SEYRİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, kanser hastalarının psikolojik esnekliği ve dayanıklılıkları teşhis aşamasından itibaren önemli olduğunu belirterek kanser hastalarının moral ve motivasyonunun sağlayacağı katkıları şöyle sıraladı:
- Kanser teşhisini kabullenmeyi ve başa çıkmayı kolaylaştırır.
- Kanserle ilgili tedavilere olumlu yanıtı arttırır.
- İş, sosyal yaşam ve ilişkiler dahil olmak üzere yaşam koşullarındaki değişikliklerle adaptasyonu kolaylaştırır.
- Hastalığın getirdiği psikolojik etkilerle daha iyi baş etmeyi sağlar.
- Kanser tedavisi ile ilgili fobilerin oluşmasını engeller.
- Kanserden sonra hayata uyumu kolaylaştırır.
- Vücut imajı sorunlarını azaltır.
- Kanserin nüksetmesinden korkusu ile daha iyi baş etmeyi sağlar.
- Kanser tedavisi sırasında ve sonrasında yaşam kalitesini korumayı daha hızlı öğrenmeyi sağlar.
- Kanser ve/veya kanser tedavilerinin neden olduğu ağrıya daha dayanıklı olmayı sağlar.
- Palyatif bakım ile başa çıkmayı kolaylaştırır.
- Yaşam sonu sorunlarıyla başa çıkmada çözüm odaklı olmayı sağlar.
- Hastalığın getirdiği kayıplarla daha dayanıklı olmayı sağlar.