Son yapılan araştırmalarda Türk kahvesinin DNA ve kanser hücresi ile ilişkili olduğu sonucuna varılmıştır.
Tümör hücrelerinin ve kanseroid hücrelerin gelişimini durduran Türk kahvesi, yaşlanmayı geciktiren, kanseri önleyen antioksidanlar bakımından oldukça zengindir. Bu antioksidanlar sayesinde vücutta antikanserojenik etki göstermektedir.
DNA’da mutasyon, kanser ve fonksiyon bozukluklarına yol açan serbest radikaller Türk kahvesinin içinde bulunan klorojenik asit, kafeik asit, fitoöstrojenler, polifenoller ve kafein sayesinde vücuttan uzaklaştırılır ve kansere karşı savunucu rol oynarlar. Her gün 2-3 fincan Türk kahvesi içen bireylerde kanser riskinin % 13 oranında azaldığı görülmüştür. Kadınlarda özellikle meme ve rahim, erkeklerde ise prostat kanserine karşı savaş açmaktadır.
Bir diğer yapılan araştırmada ise günde 3 bardak Türk kahvesi tüketen bireylerin günde 1 bardak içenlere göre, ağız, farenks ve özofagus kanserlerine yakalanma oranının % 30 daha düşük olduğu saptanmıştır. Son yıllarda karaciğer kanseri, dünya çapında kanser ölümlerinde yüksek oranla en önemli kanserlerin başında gelmektedir.
Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar bu hastalığın önemli ölçüde azaltılabileceğini göstermektedir. Türk kahvesi içenler daha az risk altındadır. Günde sadece 1 fincan Türk kahvesi ile karaciğer kanserine yakalanma oranını %42 oranında düşürebilirsiniz. Düzenli olarak Türk kahvesi tüketimi kolon kanseri riskini % 25 oranında azaltmaktadır. Ayrıca son yapılan çalışmalarda günde 3 fincan Türk kahvesi içen kadınların hiç içmeyenlere göre bir başka kanser türü olan cilt kanserine yakalanma riskinin daha düşük olduğu sonucuna varılmıştır.
Türk kahvesinin yararını görebilmek istiyorsak günde 2-3 fincanı aşmadan, kanser hücrelerinin basit şeker dediğimiz sofra şekerinden beslendiğini unutmadan, sade olarak tüketmeliyiz.