Halk arasında yumurtalık gençleştirme olarak da bilinen PRP yöntemine ilişkin Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Erkut Attar, “PRP yöntemiyle yaklaştığımız erken menopoz olgularında kendiliğinden gebelikler oluşuyor. Yöntem, hastanın kendi yumurtasıyla gebe kalması ve doğurganlığını koruması için bir fırsat veriyor” dedi.
Saç dökülmesinden cilt gençleştirmeye, ağrı tedavisinden ortopedik pek çok hastalığın tedavisinde de kullanılan PRP’nin kısırlığın tedavisinde de yenilikçi çözümler sunduğuna dikkat çeken Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Erkut Attar, “Eğer evlilik ya da bir birliktelik yoksa özelikle 35 yaş üstündeki hastalarda mutlaka yumurta dondurmayı öneriyoruz. 16, 18, 20 yaş da dahil genç kızlar menopoza girebilir.
Bu tür durumlarda mutlaka farkındalığın olması lazım. Maalesef farkındalık da az olduğu için bu hastalarda yumurta dondurma işlemi gecikiyor ve sonrasında ya az yumurta çıkıyor ya da hiç çıkmıyor. Bu olgularda biz PRP yöntemi kullanıyoruz ve gerçekten başarılıyız” diye konuştu.
PRP YÖNTEMİYLE KENDİLİĞİNDEN GEBELİK GELİŞEBİLİYOR
Ortalama 200’ün üzerinde klinik olarak PRP yaptıklarını ve çok iyi deneyimleri olduğunu belirten Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Attar, “PRP yöntemiyle yaklaştığımız erken menopoz olgularında kendiliğinden gebelikler oluşuyor. Yumurtalık rezervini arttırdığını da bizim verilerimiz kanıtlıyor. Erken menopoz olgularında da bir tedavi yöntemi. Hastaya en azından kendi yumurtasıyla gebe kalması için veya doğurganlığını korumak için bir fırsat veriyor” ifadelerini kullandı.
PRP’nin tartışılan bir konu olduğunu ve kanıta dayalı henüz bir veri olmadığını hatırlatan Prof. Dr. Attar, “Klasik tüp bebek yönteminde de mikroenjeksiyon yönteminde de kanıta dayalı olmadan tedaviler yürüdü. Büyük bir talep var. Bu yönde eleştirilmesine ve ön yargılı olmasına ben karşıyım” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Attar, PRP’nin her hastaya uygulanmadığını belirterek sözlerine şöyle devam etti:
“İleri yaş hastası, az yumurta çıkan hastaya da PRP yapıyoruz. Her hastaya da PRP uygulayamıyoruz. Bir sınıflama sistemi var. Yumurta hacimleri göreli olarak iyi, yaşları göreli olarak daha genç olan hastaları seçiyoruz ve bunlara PRP uyguluyoruz. Bir grupta da yumurta hacimleri çok küçük, menopoz süresi çok uzun, hastanın yaşı ileri olanlara da PRP çok fazla uygulamıyoruz. Seçerek uyguladığımız hastalarda sonuçlar gayet iyi. Erken yumurtalık yetmezliklerinde ve yumurta rezervi azalmış hastalarda PRP tam bir tedavi yöntemi.”
İLERLEYEN ZAMANDA RUTİN BİR YÖNTEM HALİNE GELECEK
İlerleyen zaman içerisinde PRP’nin tüm dünyada tüp bebek tedavilerinde rutin uygulanan bir yöntem haline geleceğini söyleyen Prof. Dr. Attar, “Güvenilirliği konusunda bir problem yok. Görünen bir yan etkisi yok. Bunu nasıl dize ve yüze enjekte ediyorlarsa biz de bunu yumurtalığa enjekte ediyoruz. Hastanın kendi hücreleri ve iyi sonuçlar alıyoruz. Ön yargılardan dolayı bu sonuçları yayınlamak da zor oluyor” dedi.
PRP’nin tartışılan bir konu olduğunu ve kanıta dayalı henüz bir veri olmadığını hatırlatan Prof. Dr. Attar, “Klasik tüp bebek yönteminde de mikroenjeksiyon yönteminde de kanıta dayalı olmadan tedaviler yürüdü. Büyük bir talep var. Bu yönde eleştirilmesine ve ön yargılı olmasına ben karşıyım” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Attar, PRP’nin her hastaya uygulanmadığını belirterek sözlerine şöyle devam etti:
“İleri yaş hastası, az yumurta çıkan hastaya da PRP yapıyoruz. Her hastaya da PRP uygulayamıyoruz. Bir sınıflama sistemi var. Yumurta hacimleri göreli olarak iyi, yaşları göreli olarak daha genç olan hastaları seçiyoruz ve bunlara PRP uyguluyoruz. Bir grupta da yumurta hacimleri çok küçük, menopoz süresi çok uzun, hastanın yaşı ileri olanlara da PRP çok fazla uygulamıyoruz. Seçerek uyguladığımız hastalarda sonuçlar gayet iyi. Erken yumurtalık yetmezliklerinde ve yumurta rezervi azalmış hastalarda PRP tam bir tedavi yöntemi.”
İLERLEYEN ZAMANDA RUTİN BİR YÖNTEM HALİNE GELECEK
İlerleyen zaman içerisinde PRP’nin tüm dünyada tüp bebek tedavilerinde rutin uygulanan bir yöntem haline geleceğini söyleyen Prof. Dr. Attar, “Güvenilirliği konusunda bir problem yok. Görünen bir yan etkisi yok. Bunu nasıl dize ve yüze enjekte ediyorlarsa biz de bunu yumurtalığa enjekte ediyoruz. Hastanın kendi hücreleri ve iyi sonuçlar alıyoruz. Ön yargılardan dolayı bu sonuçları yayınlamak da zor oluyor” dedi.