Gazeteci-yazar Ömür Kurt, ‘Kitap Tamircisi’ adlı son kitabında Kitap Hastalıkları Hastanesi’nden emekli olan Muhsin Dede’nin öyküsünü anlatıyor… Bu öyküyü anlatırken çocuklara tamir etmeyi öğretmenin ne kadar önemli olduğunu da vurguluyor- Advertisement -
BU KİTAP NASIL DOĞDU?
Türkiye’nin ilk ve tek Kitap Hastalıkları Hastanesi, 1962 yılında Süleymaniye Kütüphanesi bünyesinde kurulmuştu. Bu hastanede çürümeye yüz tutmuş, dikişleri atmış, kitap kurtlarının kemirdiği kitaplar tamir ediliyor, yeniden kullanılır hale getiriliyordu. Ben de kitapta bu hastaneden emekli olan Muhsin Dede’nin öyküsünü anlatırken doğaya, şehirlere, tarihe ve bugüne bakmak, üretmenin tüketmekten önemli olduğunun altını çizmek istedim. Muhsin Dede’ye bir gün tamir etmesi için fena hâlde dağılmış bir el yazması getirirler. Kitabı tamir ettikçe birbirinden özel öykülerle, haritalarla ve geçmişe ait notlarla karşılaşan yaşlı tamirci, kendini bir anda kitapla konuşurken bulur. Kitabı tamir ettikçe de eşilen dağların, kurutulan derelerin, kesilen ağaçların, kirlenen denizlerin, betonlaşan şehirlerin de iyileşeceğine inanmaya başlar.
KİTAPTA DOĞA VURGUSU BİR HAYLİ YOĞUN. NEDEN?
Yeryüzündeki insan sayısı hızla artarken, hayvan ve bitki sayısı aynı hızla azalıyor. Hayvanların ve bitkilerin yaşamak için insanlara ihtiyacı yok, ama insanların yaşamak için hayvanlara ve bitkilere ihtiyacı var. Böylesine tahrip edilen bir doğa ortamında, unutulmaya yüz tutmuş incelikli bir meslekle, dünyaya edilen kötülüğün geri dönüşünün olmadığını anlatmak istedim kitapta. Doğayı o kadar hırpaladık ki, yaşlı tamirci kitabı iyileştirirken, dünya da iyileşsin istedim. Çünkü dünyamız hasta! Küresel ısınma tüm felâketleriyle kapımızda ve bu işin şakası yok. Üstelik çocuklar da her şeyin farkında ve küresel ısınma konusunda da çok hassaslar, bunu en iyi onlar anlar…
KİTABI OKURKEN “BU KİTAP SADECE BİR ÇOCUK KİTABI DEĞİL” DEDİM KENDİ KENDİME…
Bu kitap bir çocuk kitabı değil doğru, yetişkinler de okuyabilir… Nitekim bu kitabı okuyanların bir ‘çocuk kitabı’yla değil ‘edebi bir eser’ ile karşılaşmasını arzu ettim. Nasıl ki edebiyat ruhumuzu iyileştirir, duygu ve düşüncelerimize olumlu bir yol çizer; bu kitaptaki düş ve gerçeklik de bunu başarsın istedim. Ayrıca kitabı okuyanlar, unutulmuş bir zanaatı, kitap tamirciliğini hatırlayacak. Tamir eden insan inceliklidir, kolayca ezip geçmez, değer verir, özen gösterir; atmaz değerlendirir. Kullanıp atan insanlar ise barbarlaşır, çünkü üretmenin zorluğunu bilmez, değer vermez. Kitap Tamircisi’nin okuyanlara bunu hatırlatmasını çok isterim.
SENCE ÇOCUKLAR TAMİR ETMEYİ BİLMİYOR MU?
Aslında benim kuşağımın insanları da birer kitap tamircisiydi. Biz çocukken defterlerimizi kitaplarımızı ciltler, cilt bulamazsak onları gazete kâğıtlarıyla veya naylon poşetlerle kaplardık, zarar görmesinler diye… Şimdilerde çocuklar bu inceliklerle pek karşılaşmıyor. Oysa kitap defter kaplamak bile bir çocuğa pek çok şey öğretir. El becerisini geliştirir, çizim yeteneğine katkı sağlar, koruma içgüdüsünü geliştirir, özenli olmasını sağlar.
SENCE GÜNÜMÜZ ÇOCUKLARININ EN ÇOK NEYE İHTİYACI VAR?
Gerçekten sevilmeye ve ilgilenilmeye. Kitaptaki Muhsin Dede de aslında bunun altını çiziyor. Örneğin alışveriş merkezlerinde hayatları soldurulan çocukların, büyüyüp yetişkin olduklarında çocukluklarını özleyip özlemeyeceklerini sorguluyor. Çünkü kendisi yoksul bir çocukluk geçirmiş olsa da çocukluğunda kırlarda, arkadaşlarıyla, sevdikleriyle doyasıya eğlenmiş, sonsuza dek hatırlayacağı anılar biriktirmiş. Bugünün çocuklarının da buna ihtiyacı var. Ellerine tablet tutuşturularak sessiz kalması istenen, AVM’lere götürülerek aslında yetişkinlerin alışveriş tutkusu sürerken, çocukların da yapay oyuncaklarla vakit geçirmesi istenen bir anlayış çocukluğu köreltiyor.
KİTAPTA BİRÇOK MASAL OKUDUM. SANKİ İÇ İÇE İKİ KİTAP VARDI. NEDEN?
Bu kitapla gerçekle masalı bir araya getirmek istedim. Muhsin Dede kitabı tamir ederken, asırlardır dilden dile taşıdığımız masal anlatma kültürünün kitabın içindeki kitapla sürmesi için… Her bir masalı da geleneksel masal ögelerine bağlı kalarak yazdım. Bugünün anne babaları bile masalları unutmuş durumda. Hiç olmazsa çocuklar sadece bir roman okumasın aynı zamanda masal da okusunlar istedim. Çünkü masallarda daima iyiler kazanır.
KİTABI BABANA ADAMIŞSIN…
Babam bir koltuk tamircisiydi. Eski koltukların söküklerini dikip, çürümeye yüz tutmuş antika mobilyaları onarırdı. Hiçbir şeye ‘eski’ diye bakmazdı ‘henüz tamir edilmemiş’ diye bakardı. Kitap Tamircisi işte bu bakışa armağan…