4 yıl önce yanlış adrese girilip Metin ve Necla Büyükşen çiftinin öldürülmesiyle ilgili davanın görülmesine devam edilirken olaydan sağ kurtulan ailenin kızı Büşra Büyükşen, Müge Anlı ile Tatlı Sert programını hedef aldı. Haftalarca programa çıkarak cinayeti anlatan Büşra Büyükşen, “81 milyonun önünde iftiraya uğradım. Ben Ertuğrul’u tespit ettim” dedi.
Karatay ilçesi İsmil Mahallesi’nde, 3 Eylül 2018’de saat 22.00 sıralarında, kar maskeli kişinin kapısı açık olan eve girip, emekli memur Metin Büyükşen ile eşi Necla Büyükşen’e ateş ederek öldürülmesiyle ilgili davanın görülmesine devam edildi. 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada Ertuğrul Çelik ile tanıklar dinlendi.
Duruşmada, saldırı sırasında dipçik darbesiyle baygınlık geçirip, ölü taklidi yapan ve daha sonra yatak odasının penceresinden atlayarak, yoldan geçen komşularının aracına binen, çiftin kızları Büşra Büyükşen’e de söz verildi. Büşra Büyükşen, sanıklardan Ertuğrul Çelik’e iftira atmadığını belirterek, cinayet çözülmeden önce Müge Anlı ile Tatlı Sert programını kastederek, “3 yıl boyuncu kırık ayakla karakollarda süründüm. Ben 81 milyonun önünde iftiraya uğradım. Ben kimseye iftira atmıyorum. Ben Ertuğrul’u tespit ettim” diye konuştu.
Büyükşen çiftinin oğullarından doktor Osman Büyükşen de “Esas mağdur annem ve babamdır. Yaşama hakları elinden alınmıştır” dedi. Osman Büyükşen konuşmasını sürdürürken, salondaki sanık Ertuğrul Çelik’in bakmasından rahatsız olunca “Ne bakıyorsun lan?” demesi üzerine tartışma çıktı. Mahkeme başkanı, Osman Büyükşen’in söz hakkını kesti ve duruşmaya ara verildi. Aradan sonra devam eden duruşmaya müşteki sıfatıyla katılan Büyükşen ailesi, salona alınmadı. Taraf avukatları, savunma yaptı.
Tanıklardan Semih Öz, “Ben Dineksaray Mahallesi’nde tekel bayisi işletiyorum. Saat 22.00 gibi tekel bayini kapattım. 5 dakika sonra Ertuğrul beni ziyarete geldi. Daha sonra Abdullahgil’in Apa Barajı’nda olduğu söyleyip, bir sorun çıkmasın, diye oraya gideceğini söyledi. Olay hakkında bilgim bu kadar” dedi.
Ertuğrul Çelik’in eşi Gülizar Çelik de olaydan bilgisi olmadığını belirterek, “Eşimle biz o dönem kayınvalidemi doktora muayene ettirmeye götürdük. Doktor tanıdık olduğu için de herhangi bir giriş kaydı yaptırmamıştık. O gün akşam da komşumuz Abdullah Koru, geçmiş olsun ziyaretine geldi. Bir süre sonra eşime telefon gelince birlikte evden ayrıldılar” diye konuştu. Komşuları Abdullah Koru da “Ertuğrul, benim kapı komşum olur. Ertuğrul’un Apa Barajı’nda görevli olduğunu biliyorum. Annesinin hasta olduğunu duyunca akşam 21.30-22.00 gibi Ertuğrul’a geçmiş olsun ziyaretine gittim. Daha sonra Ertuğrul’a telefon geldi. Apa Barajı’na gideceğini söyledi. Oturmamız yarım saat sürdü sonra birlikte evden çıktık” dedi.
Tutuklu sanıklardan Abdullah Başdemir ise ifadesinde “18 aydır tutukluyum. Psikolojim çok kötü. Oğlum askere gidecek. Ailem ve işim perişan durumda. Mağdurum, tahliyemi talep ediyorum” dedi. Suçlamaları reddeden Ertuğrul Çelik de Abdullah Başdemir ve Esra Taş’a hitaben “Ben bu ikisi için ne cinayet işlerim ne bir kediye taş atarım. Suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. Kendi yaptıkları olayı benim üzerime atıyorlar. Tahliyemi talep ediyorum” diye konuştu.
Esra Taş da “Ben kimseyi öldürmedim ve öldürtmedim. 18 aydır tuvalet ağzında yatıyorum. Psikolojim çok kötü durumda. Tahliye talep ediyorum” savunmasını yaptı. Zekeriya Okşen de beraatini talep etti. Mahkeme heyeti, sanıkların dinlenmesinin ardından duruşmayı 17 Şubat 2023’e erteledi.