Ana SayfaKadınCildimiz neden yaşlanıyor? Cilt yaşlandırmasını geciktirmenin bir yolu var mı?

Cildimiz neden yaşlanıyor? Cilt yaşlandırmasını geciktirmenin bir yolu var mı?

- Advertisement -

Daha sağlıklı, daha parlak ve canlı bir cilt ile yaşlanmak mümkünken; neden bundan daha azı ile yetinelim? Belki de öncelikle yaş aldıran değil de bizi yaşlandıran etkenlere göz atmamız gerekiyor… İşte cilt yaşlanmasını hızlandıran hatalar ve cildimizin yaşlanma hızını yavaşlatma yolları! | Hazırlayan: Selen Serdaroğlu

Gençlikte çok ağır ilerleyen ama yaş aldıkça elimizden kayıp giden zamanın yansımasını en çok cildimizde görüyoruz. Belki saçlarımızdaki beyazları halledebiliriz ama cildimizdeki yaşlanma ile savaşmak o kadar kolay değil… Cildin sağlıklı görünümünü uzun yıllar boyunca sürdürmek için öncelikle cilt yaşlanmasına yol açan nedenleri sıralamak gerekiyor.

1. Işık yaşlanması (Güneşe bağlı cilt yaşlanması)

Ultraviyole ışınları nedeniyle güneş ışınları, cilt yaşlanmasını hızlandıran ve cilt yapısını bozan faktörlerin başında geliyor. Buna ışık yaşlanması adı veriliyor. Işık yaşlanmasını cildin güneş ışığına maruz kalma süresi ve rengi etkiliyor.

Beyaz tenliler güneşten daha fazla etkilenerek daha hızlı yaşlanıyor

IŞIK YAŞLANMASI BELİRTİLERİ

  • Cilt incelmesi
  • Üst cildin kabalaşması
  • Kırışma
  • Sarı – donuk renk
  • Kılcal damarlarda artış
  • Düzensiz kahverengi lekeler
  • Yaşlılık ve et benleri, kanserojen benler
  • Ciltte elastikiyet kaybı
  • Yara iyileşmelerinde zorlama

Işık yaşlanması türleri

Dermatoloji Uzmanı Dr. Güneş Ertürk, ışık yaşlanmasının iki türde olduğunu belirtiyor.

Biri ciltte derin kırışıklıklar, sarkma, kösele görünümü ve bozulmuş yara iyileşmesi şeklinde kendini gösteriyor.

İkinci tür ışık yaşlanmasında ise cilt inceliyor, kılcal damarların görünürlüğüne artış söz konusu olıyor, ciltte lekeler oluşuyor ve daha ince kırışıklıklar oluşuyor.

2. Türün ve tütün ürünleri kullanımı

Biliyoruz, artık bunu duymaktan yoruldunuz ancak sigara pek çok sağlık sorununda olduğu gibi cilt yaşlanmasında da başrolde.

Sigaranın ciltteki etkileri orta yaşlara kadar çok görülmüyor ancak orta yaşlardan itibaren cilt solgunlaşıyor, grileşiyor, kırışık ve ince cilt belirtileri görülmeye başlanıyor.

Bunu rakamlarla şu şekilde açıklayabiliriz:

  • Günde 30 adet sigara içen 70 yaşındaki biri, yaşıtlarına göre 14 yaş yaşlı görünüyor.
  • Yılda 50 paketten fazla sigara içenlerde ise kırışıklık oranı 5 kat daha fazla.

Böyle deyince çok daha iyi hayal edemezseniz, şöyle açıklayalım: Ayda sadece 4 paket sigara içseniz bile yaşlanma oranınız 5 kat daha fazla!

Bir diğer kötü haberse, hiç sigara içmeyenlere oranla, sigara içip bırakmış kişilerde daha fazla kırışıklık görülüyor.

3. Baklavalar börekler çörekler… (Hücre şekerlenmesine yol açacak türde beslenme)

Adları aklınıza gelince bile ağzınızın sulandığını biliyoruz ancak hücre şekerlenmesine yol açan bu lezzetli yiyecekler; kızartmalar; ızgara, fırınlama veya kavurma şeklinde aşırı ısıya maruz kalarak pişirilen protein ve yağ içerikli besinlere dayalı beslenme de (etler, peynirler, kuruyemişler, yağlar) cilt yaşlanmasını hızlandırıyor. Çünkü hücrelerimizdeki şekerlenmeyi artırıyor.

Sağlıksız beslenme hücre yenilenmesini yavaşlatıyor!

Hali hazırda cildimizdeki kolajen, elastik lifler ve hücreler arası maddeler de şekerlenmeye eğilimli olduğundan bu hücrelerde şekerlenme olması hücrelerin yapısını bozuyor ve yenilenmesini yavaşlatıyor.

Dr. Güneş Ertürk, bu tür ciltlerde lekelerin, kızarıklıkların daha çok görüldüğünü; ciltte elastikiyet kaybının, kaba derin kırışıklıkların ve erken sarkma gibi sorunların olacağını belirtiyor.

4. Hormonal durumlar

Özellikle östrojen hormonu, cildin en üst tabakasının nemlenmesinden sorumlu. Ayrıca cildin alt tabakasındaki fibrolastları; buna bağlı olarak kolajen, elastik lifler ve hyalüronik asit üretimini etkiliyor. Tüm bu maddeler cildin neminden, sıkılığından ve elastikiyetinden sorumlu.

Kadınlarda menopoz ile birlikte östrojen ile diğer bazı hormonlar azalıyor, ciltte değişimler meydana geliyor.

Menopoz sonrası yaşlanma

  • Cilt incelir
  • Kurur
  • Kırışmalar başlar
  • Elastikiyet kaybı azalır
  • 50 yaş sonrasında deri kalınlığı, yağ tabakaları ve kemik yapısında azalma görülür
  • Özellikle menopoz sonrası kolajen azalması, yaş almaya bağlı yaşlanmaya göre daha fazla etkilidir. (Menopoz sonrası yüzde 30 oranında azalma)
  • Kadınlar erkeklere göre daha yavaş yaşlansa da menopoz sonrası bu aniden hızlanır, hızlı bir şekilde kemik kaybı görülür.

Bu haber ilginizi çekebilir: Kemik erimesini engelleyen kür

5. Sürekli kilo alıp vermek, düşük kas oranı cildi daha hızlı yaşlandırıyor

Kas oranımızın yüksek olması yaşıtlarımıza göre daha genç kalmamızı sağlıyor.

Sürekli kilo alıp vermek, birden kilo vermek veya birden kilo almak ise ciltte sarkmalara yol açıyor.

Yüksek kalorili beslenme, hücrelerde mitokondri hasralarına; bu da erken yaşlanmaya yol açıyor.

6. Alkol daha yaşlı gösteriyor!

Yüksek oranda alkol tüketmek vücudu yaşlandırdığı gibi cildin de erken yaşlanmasına yol açıyor. Alkol nedeniyle üst düzey kırışıklıklar, göz altı şişliği, orta yüzde çöküklük, ağız çevresinde oluklar ve kılcal damarlarda artışa yol açıyor. Bu da yüzümüzün olduğundan çok daha yaşlı görünmesine yol açıyor.

7. Stres… evet!

Dr. Güneş Ertürk, cildimizin aynı zamanda bir duyu organımız olduğunu belirtiyor. Cildimizde pek çok sinir bulunuyor ve bu sinirler dokunma ve ısı duyularını iletiyor, ter bezlerini kontrol ediyor. Cildimiz çevremizdeki değişiklikleri beyne iletiyor. Beynimiz de nöropeptid adı verilen kimyasallar aracılığı ile cildimize mesajlar taşıyor.

Stresli dönemlerde beyinden farklı nöropeptidler salgılanıyor. Bunlar da sinirler aracılığı ile cilde ulaşıyor. Cildimiz stres faktörü ile karşılaştığında akne, uçuk, egzama, sedef ve gül hastalığı (rozase) gibi pek çok cilt hastalığı tetikleniyor.

İşte bu nedenle özellikle cilt hastalıkları stres ile doğrudan ilişkili ve çok stresli kişilerde cilt problemleri daha çok görülüyor.

Ne yazık tüm bu stres etkenleri cildimizin daha erken yaşlanmasına yol açıyor.

8. Serbest radikallerin çoğalması ve oksidatif stres

Böyle söyleyince çok kolay anlaşılmıyor gibi gelebilir ancak nefes alıp verirken bile serbest radikallerle karşı karşıyayız diyerek serbest radikallerin yaşamımızın nasıl da orta yerinde olduğunu açıklayabiliriz.

Serbest radikaller kararsız bileşenler… Elektronları yok ve bu elektronları vücudumuzdaki dokulardan almaya çalışıyorlar.

Peki bu kararsız bileşenlerden kurtulmak mümkün değil mi?

Ne yazık ki hayır, tamamen değil. Çünkü vücudumuz da yaşamaya çalışırken, doğası gereği serbest radikaller üretiyor.

Örnek vermek gerekirse hücresel işleyişimizi devam ettirmek ve nefes almak için ihtiyacımız olan oksijen, vücut tarafından kullanıldığı anda serbest radikaller ortaya çıkıyor. “E peki bunları nasıl azaltabiliriz?” diye soracak olursanız, Dr. Güneş Ertürk şu açıklamayı yapıyor:

Uykusuzluk, stres ve kötü beslenme serbest radikalleri çoğaltıyor. Bir diğer yandan güneş, hava kirliliği ve bazı gıdalar da serbest radikal oluşturuyorlar. Bu bileşenler de sağlıklı hücrelerin işlevlerine engel olarak, kırışıklık, ışık yaşlanması, cilt bozuklukları, kanser ve iltihabi sorunlara yol açıyor.

- Reklam -
Exit mobile version